Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
- I went all the way to see her only to find her away from home.
Karım uzaktayken zor durumdaydım.
- I am inconvenienced when my wife is away.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
- He had no choice but to run away.
Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
- The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
- Tom has some money stashed away.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
O buradan hemen ayrıldı.
- She left here right away.
Buradan birkaç sokak ileride oturuyor.
- She lives a few blocks away from here.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.