farklılaştırmak

listen to the pronunciation of farklılaştırmak
التركية - الإنجليزية
{f} differentiate
diversify
to make different, to differentiate
fark
difference

In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is. - Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.

The difference is this: he works harder than you. - Fark bu: o senden daha çok çalışıyor.

fark
distinctness
fark
distinction

It is important for English learners to remember the distinction between 'fun' and 'funny'. - İngilizce öğrenenlerin 'eğlence ve 'eğlenceli' arasındaki farkı hatırlamaları önemlidir.

fark
{i} gap

Society does not encourage relationships between people who have a large age gap. - Toplum büyük bir yaş farkı olan insanlar arasında ilişkiyi teşvik etmez.

The age gap between them is rather large. - Aralarındaki yaş farkı oldukça fazla.

fark
odd

Tom is well aware of the odds. - Tom ihtimallerin farkındadır.

Tom noticed something odd. - Tom tuhaf bir şey fark etti.

farklılaştırma
differentiation
fark
matter

You must view the matter from different angles. - Bu konuya farklı açılardan bakmalısın.

Even if it is true, it matters little. - Doğru olsa bile çok az fark eder.

fark
(Gıda) gradient
fark
(Ticaret) spread

The cancer had spread to several organs. - Kanser farklı organlara yayıldı.

fark
(Bilgisayar) variance
fark
divergence
fark
divaricate
fark
undertaking
farklılaştırma
(Ticaret) diversification
fark
majority
fark
disparity
fark
contrast
fark
diversity

Diversity is what gives us strength. - Bize güç veren şey farklılıktır.

fark
discrepancy
fark
divergency
fark
dissimilitude
fark
in difference
fark
to notice

He's bound to notice your mistake. - Onun hatanı farketmesi kesin.

Tom pretended not to notice. - Tom fark etmemiş gibi davranıyordu.

fark
contradistinction
fark
odds

Tom is well aware of the odds. - Tom ihtimallerin farkındadır.

fark
difference, disparity; distinction; discrepancy; contrast
fark
variation
fark
differentiation
fark
cachet
fark
disproportion
fark
division
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف farklılaştırmak في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

fark
Fuck, as interjection of surprise, etc
fark
To subject a website to a high volume such that the server stops responding. See slashdot effect
التركية - التركية
Farklı duruma getirmek
FARK
(Osmanlı Dönemi) Başın tepesi, baştaki saçın ikiye ayrıldığı yer
FARK
(Osmanlı Dönemi) Ayrılık, başkalık. Ayırma, ayrılma, seçilme
fark
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık; benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım
fark
Ayrım
fark
Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım: "Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler."- R. N. Güntekin
fark
Çıkarma işleminin sonucu
farklılaştırma
Farklılaştırmak işi