It took him a while to realize the situation.
- Durumu fark etmek onun biraz zamanını aldı.
It took him only a few minutes to realize his mistakes.
- Hatalarını fark etmek onun sadece birkaç dakikasını aldı.
I couldn't help but notice that you're in pain.
- Acı içinde olduğunu fark etmekten kendimi alamadım.
Tom is bound to notice your mistake.
- Tom hatanı fark etmek zorunda.
Tom clearly hopes that Mary won't notice that he broke one of her expensive teacups.
- Açıkçası, Tom onun pahalı çay fincanlarından birini kırdığını Mary'nin farketmemesini umut ediyor.
Tom didn't notice the mud on his shoes.
- Tom ayakkabılarındaki çamuru farketmedi.
Snakes can be hard to spot.
- Yılanları fark etmek zor olabilir.