Bilgelik yolunda yürümek isteyen hatadan korkmamalı, zira ne kadar çok gelişme yaparsa yapsın hiç önemi yok, onun amacı elde edilemeyecek kadar uzak kalır.
- He who wants to travel the path of wisdom must not fear failure, for no matter how much progress he makes, his goal remains unattainably far off.
Telefon kullanabileceğimiz buradan uzakta olmayan bir yer var.
- There is a place not far off from here where we can use the phone.
Telefon kullanabileceğimiz buradan uzakta olmayan bir yer var.
- There is a place not far off from here where we can use the phone.
Biz birbirimizden kilometrelerce uzakta yaşıyoruz.
- We live many miles distant from each other.
Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
- We can see distant objects with a telescope.
O, ona uzaktan akrabadır.
- He is distantly related to her.
O, ona uzaktan akrabadır.
- She is distantly related to him.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
Tom benim uzaktan bir akrabam.
- Tom is a distant relative of mine.
Tom Mary ile uzaktan ilgilidir.
- Tom is distantly related to Mary.
Mary soğuk bir şekilde pencereden dışarıya baktı.
- Mary stared distantly out the window.
Mary ona hayat hikayesini anlatırken Tom soğuk ve dikkati dağılmış görünüyordu.
- Tom looked distant and distracted while Mary told him her life story.