O, ona uzaktan akrabadır.
- He is distantly related to her.
Tom Mary ile uzaktan ilgilidir.
- Tom is distantly related to Mary.
Bulutlu günlerde, uzaktaki sesleri açık havadakilerden daha iyi duyarsın.
- On cloudy days, you can hear distant sounds better than in clear weather.
Biz birbirimizden kilometrelerce uzakta yaşıyoruz.
- We live many miles distant from each other.
Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Telefon kullanabileceğimiz buradan uzakta olmayan bir yer var.
- There is a place not far off from here where we can use the phone.
Bilgelik yolunda yürümek isteyen hatadan korkmamalı, zira ne kadar çok gelişme yaparsa yapsın hiç önemi yok, onun amacı elde edilemeyecek kadar uzak kalır.
- He who wants to travel the path of wisdom must not fear failure, for no matter how much progress he makes, his goal remains unattainably far off.
O, ona uzaktan akrabadır.
- She is distantly related to him.
Bir arkadaşım Emily Dickinson ile uzaktan akraba.
- A friend of mine is distantly related to Emily Dickinson.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Mary soğuk bir şekilde pencereden dışarıya baktı.
- Mary stared distantly out the window.
Telefon kullanabileceğimiz buradan uzakta olmayan bir yer var.
- There is a place not far off from here where we can use the phone.