Kısacası, parti müthişti.
- In brief, the party was splendid.
John'un aklına müthiş bir fikir geldi.
- A splendid idea occurred to John.
Tom harika bir iş yaptı.
- Tom did a splendid job.
Bu futbol maçı enerji dolu ve görkemli yarışmadır.
- This soccer match is full of energetic and splendid competition.
Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
- The new edifice of the theatre looks very splendid.
Soğuk ve kuru, parlak güneş, ne güzel kış havası!
- Cold and dry, splendid sunshine, what beautiful winter weather!