Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
- Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
- Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
Onun benim yeteneğim hakkında yanılsaması yok.
- She has no illusion about my ability.
Aşk gerçek mi yoksa sadece bir yanılsama mı?
- Is love real or is it just an illusion?
Her şey sadece bir göz aldanması.
- Everything is just an illusion.
İnsanlar dişleri olmadan, saçları olmadan, hayalleri olmadan doğarlar. Ve aynı şekilde ölürler: dişleri olmadan, saçları olmadan ve hayalleri olmadan.
- Man is born without teeth, without hair, and without illusions. And he dies the same way: without teeth, without hair, and without illusions.
Her şey bir hayalden ibaret.
- Everything is just an illusion.
Bu ondan daha uzun görünür ama o bir optik illüzyondur.
- This looks longer than that, but it is an optical illusion.
O bir dahi olduğunun illüzyonundaydı.
- He had the illusion that he was a genius.