fairly well

listen to the pronunciation of fairly well
الإنجليزية - التركية
fena değil
oldukça iyi

O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur. - He speaks English fairly well.

Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşur değil mi? - Tom speaks French fairly well, doesn't he?

idare eder
all right
tamam

Tamam, önerinizi kabul edeceğim. - All right. I'll accept your offer.

Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. - It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.

all right
olur

Bu öğleden sonra erken gidersek doğru olur mu? - Is it all right if I leave early this afternoon?

Pekala, onu kendi tarzınla yap fakat başarısız olursan beni suçlama. - All right, do it your own way, but don't blame me if you fail.

all right
fena değil
all right
doğru

Bu öğleden sonra erken gidersek doğru olur mu? - Is it all right if I leave early this afternoon?

Burada bir flaş kullanmak doğru mu? - Is it all right to use a flash here?

all right
(Konuşma Dili) tamam tamam
all right
(Konuşma Dili) başarılı
all right
bir şeyi yok
all right
iyi durumda
all right
sağlıklı
all right
hay hay
all right
yolunda

Şimdiye kadar her şey yolunda. - It is all right so far.

Onunla işler yolunda. - It's all right with him.

all right
(Konuşma Dili) eh işte
all right
(Konuşma Dili) rahatı yerinde
all right
(Konuşma Dili) kabul edilebilir
all right
(Konuşma Dili) tatminkar
all right
(Konuşma Dili) kuşkusuz ki
all right
yakşı yağdayda
all right
idare eder
all right
zarar görmemiş
all right
peki
الإنجليزية - الإنجليزية
all right

That went all right, I suppose.

fairly well

    الواصلة

    fair·ly well

    التركية النطق

    ferli wel

    النطق

    /ˈferlē ˈwel/ /ˈfɛrliː ˈwɛl/
المفضلات