The retired judge used to visit prostitutes regularly.
- Emekli hakim, düzenli olarak fahişeleri ziyaret ederdi.
I heard that Brush's mother is a prostitute.
- Brush'ın annesinin bir fahişe olduğunu duydum.
I'd rather be his whore than your wife.
- Senin karın olmaktansa onun fahişesi olmayı tercih ederim.
The captain, his whore, women and children first!
- Önce kaptan, onun fahişesi, kadınlar ve çocuklar.
Karma is a nasty little bitch!
- Karma iğrenç bir küçük fahişedir!
Mary called me a stupid bitch.
- Mary bana aptal bir fahişe dedi.
Your dad is having an affair with that slut.
- Babanın bu fahişe ile ilişkisi var.
Does globalisation mean the disappearance of local sluts?
- Küreselleşme, yerel fahişelerin kaybolması anlamına mı geliyor?
Layla was a hooker herself.
- Leyla'nın kendisi bir fahişeydi.
Layla knew all the hookers of the neighborhood.
- Leyla mahallenin bütün fahişelerini biliyordu.
No woman is born a prostitute.
- Hiçbir kadın fahişe olarak doğmaz.
I heard that Brush's mother is a prostitute.
- Brush'ın annesinin bir fahişe olduğunu duydum.