Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

fact; reality; whence we have indeed

listen to the pronunciation of fact; reality; whence we have indeed
الإنجليزية - التركية

تعريف fact; reality; whence we have indeed في الإنجليزية التركية القاموس.

deed
{i} eylem

Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir? - Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration?

Sözler her zaman eylemlerden daha cesurdur. - Words are always bolder than deeds.

deed
sene
deed
(isim) iş, eylem, fiil; kahramanlık, cesaretli davranış; başarı; belge, tapu
deed
ağır
deed
edim
deed
{f} senetle devret
deed
tapu senedi
deed

İşler sözlerden daha iyidir. - Deeds are better than words.

Sözleri işlere çevirmek zorundasın. - You have to turn words into deeds.

deed
hareket

Onun cesur hareketi ona saygı kazandırdı. - His brave deed earned him respect.

deed
davranış

Kötü düşünceler kötü davranışlara yol açar. - Bad thoughts lead to bad deeds.

deed
{i} cesaretli davranış
deed
hakikatte title deed tapu senedi
deed
{f} to -e senetle devretmek
deed
hüccet
deed
{i} kahramanlık
deed
witness a deed tanık olarak senede imza koymak
deed
{i} eylem, iş, fiil
deed
in deed aslında
deed
(fiil) senetle devretmek
الإنجليزية - الإنجليزية
deed
fact; reality; whence we have indeed
المفضلات