Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
- Let me show you something really awesome.
Bu gerçekten oldukça korkunç görünüyor.
- That really sounds quite awesome.
Parlak bir düşüncem vardı.
- I had a brilliant idea.
Parlak bir gelecek onun önünde uzanıyor.
- A brilliant future lay before him.
Tom'un zeki olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is brilliant.
Tom inanılmaz derecede zeki.
- Tom is incredibly brilliant.
Sen görkemli bir iş yaptın.
- You've done a brilliant job.
Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.
- Everyone recognized him as a brilliant pianist.