Bu gerçekten oldukça korkunç görünüyor.
- That really sounds quite awesome.
Ne korkunç bir anlaşma!
- What an awesome deal!
O parlak bir geleceğe sahiptir.
- She has a brilliant future.
Parlak bir fikir ileri sürdüm.
- I've come up with a brilliant idea.
Onların hepsi zekice yaptı.
- They all did brilliantly.
Tom'un zeki olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is brilliant.
Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.
- Everyone recognized him as a brilliant pianist.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.