Artık ekonomik olmadığı için feribot servisini kapattılar.
- They closed down the ferry service since it was no longer economical.
Tom arabaları araba vapuruna yükledi.
- Tom loaded the cars onto the ferryboat.
Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
- A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.
- Tom offered to ferry us across the river in his boat.
When's the last ferry?
- Wann geht die letzte Fähre?
I'm waiting for the ferry.
- Ich warte auf die Fähre.