eylemler

listen to the pronunciation of eylemler
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) action items
actions
eylem
act

The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil. - Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.

Do you believe global warming is the result of human actions? - Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?

eylem
action

The Mexican army threatened action. - Meksika ordusu eylem tehdidinde bulundu.

So far, your action seems completely groundless. - Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.

eylem
{i} deed

His words and deeds do not match. - Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor.

Words are always bolder than deeds. - Sözler her zaman eylemlerden daha cesurdur.

eylem
activity
eylem
gram. verb
eylem
{i} fact
eylem
militate
eylem
practice
eylem
geste
eylem
movement

She was an activist in the Women's Liberation Movement. - O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.

eylem
(İnşaat) performance
eylem
in action

The soldier was killed in action. - Asker eylemde öldürüldü.

At least six hundred men died in action. - Eylemde en az altı yüz insan öldü.

eylem
action of
eylem
verb
eylem
(Hukuk) action, practice
eylem
action, practice, deed " fiil, aksiyon; verb" fiil
eylem
{i} commission

The commission took no action. - Komisyon hiçbir eylem yapmadı.

yıkıcı eylemler
acts of vandalism
التركية - التركية

تعريف eylemler في التركية التركية القاموس.

eylem
Fiil: "Bize, iki yılda Fransızcanın iki yardımcı eylemini belletememişti."- M. Ş. Esendal
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel: "Eyleme beraber girersiniz, siz sonuca ulaşmayı düşünürsünüz, onlar ulaşmadan paylaşmayı."- A. İlhan
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon: "Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilmez."- Anayasa
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel
eylem
Fiil
eylemler
المفضلات