eyleme

listen to the pronunciation of eyleme
التركية - الإنجليزية

تعريف eyleme في التركية الإنجليزية القاموس.

eylem
act

The army was involved in a number of brilliant actions during the battle. - Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.

So far, your action seems completely groundless. - Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.

eylem
action

The Mexican army threatened action. - Meksika ordusu eylem tehdidinde bulundu.

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

eyleme geçmek
to go into action
eylem
{i} deed

His words and deeds do not match. - Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor.

Words are always bolder than deeds. - Sözler her zaman eylemlerden daha cesurdur.

eylemek
Render
eylem
activity
eylem
gram. verb
eylem
{i} fact
eylemek
do
eylem
militate
eylem
practice
eylem
geste
eylem
movement

She was an activist in the Women's Liberation Movement. - O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.

eylem
(İnşaat) performance
eylemek
(Felsefe) operate
eylemek
make
eylem
in action

The soldier was killed in action. - Asker eylemde öldürüldü.

Our son was killed in action. - Oğlumuz eylemde öldürüldü.

eylem
action of
eylemek
to act
eylem
verb
eylem
(Hukuk) action, practice
eylem
action, practice, deed " fiil, aksiyon; verb" fiil
eylem
{i} commission

The commission took no action. - Komisyon hiçbir eylem yapmadı.

eylemek
to deprive (someone) of (something)
eylemek
auxiliary verb to make, do
eylemek
to make, to do
التركية - التركية
Eylemek işi
eylem
Fiil: "Bize, iki yılda Fransızcanın iki yardımcı eylemini belletememişti."- M. Ş. Esendal
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel: "Eyleme beraber girersiniz, siz sonuca ulaşmayı düşünürsünüz, onlar ulaşmadan paylaşmayı."- A. İlhan
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon: "Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilmez."- Anayasa
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel
eylem
Fiil
eylemek
Etmek, yapmak
eyleme
المفضلات