Büyümüştüm, ama karanlıktan korkmaktan vazgeçmedim
- I grew up, but I have not stopped fearing the dark.
Kaçınılamaz şeyden korkmak aptalcadır.
- It is foolish to fear what you cannot avoid.
Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
- This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
- She is on a diet for fear that she will put on weight.
Tom'un hastalığı ne kadar ciddi? En kötü ihtimalmiş gibi endişelenmeliyiz.
- How serious is Tom's sickness? - We should fear the worst.
Tom'un güvenliği için endişe ediyorum.
- I fear for Tom's safety.