extent; stretch; expanse; hence, application; influence; result; scope

listen to the pronunciation of extent; stretch; expanse; hence, application; influence; result; scope
الإنجليزية - التركية

تعريف extent; stretch; expanse; hence, application; influence; result; scope في الإنجليزية التركية القاموس.

reach
{f} erişmek

Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı. - It took me two hours to reach Yokohama.

reach
{f} ulaşmak

O, kıyıya ulaşmak için aşırı derecede çaba sarfetti. - He made desperate efforts to reach the shore.

Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim. - I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.

reach
uzanmak
reach
{f} varmak

Saniyede 17 km hızla dünyadan en yakın ikinci yıldız olan Proxima Centauri'ye varmak yaklaşık 75.000 yıl alır. - At a speed of 17 km/sec, it would take about 75,000 years to reach Proxima Centauri, the second nearest star from Earth.

Varmak istediğiniz yere ulaştınız. - You have reached your destination.

reach
vâsıl olmak
reach
{i} erim
reach
{i} menzil
reach
-e varmak
reach
elin erişebileceği uzaklık
reach
bulmak

Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız. - We have to find a way to reach Tom.

reach
uzatıp vermek
reach
kavrama gücü
reach
temas kurmak
reach
{f} vermek
reach
{f} uzanıp vermek
reach
{i} alan

Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı. - When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.

Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız. - We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.

reach
reach for almak üzere uzanmak
الإنجليزية - الإنجليزية
reach
extent; stretch; expanse; hence, application; influence; result; scope
المفضلات