New York'un caddeleri çok geniştir.
- The streets of New York are very wide.
Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
- There was widespread panic after the earthquake.
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... that originated in lndia but is used extensively in the Arab world. ...
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...