O, İngilizce olarak kendini çok iyi ifade etti.
- He expressed himself very well in English.
Onun gülümsemesi onun teşekkürlerini ifade etti.
- Her smile expressed her thanks.
Ben teşekkürlerimi ifade etmek için doğru kelimeleri düşünemiyorum.
- I can't think of the right words with which to express my thanks.
İş arkadaşlarım adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
- I would like to express our thanks on behalf of my colleagues.
O, kendini açıkça ifade etti.
- He expressed himself clearly.
Elinizden geldiği kadar kendinizi açık biçimde ifade edin.
- Express yourself as clearly as you can.
Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
- Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
Ekspres tren yerelden bir saat daha hızlıdır.
- The express train is an hour faster than the local.
Bu hızlı bir tren. Çok durakta durmaz.
- This is an express train. It won't make many stops.
Bu mektubu ekspres olarak postalar mısınız?
- Will you express this letter?
Lütfen ekspres posta ile gönderin.
- Please send it by express mail.
Bu mektubu ekspres olarak postalar mısınız?
- Will you express this letter?
İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
- In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
Acele etmelisin yoksa ekspresi kaçıracaksın.
- You must hurry up, or you will miss the express.
Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi.
- Tom watched them hurry through the doors, a disagreeable expression on his face.
Ben teşekkürlerimi ifade etmek için doğru kelimeleri düşünemiyorum.
- I can't think of the right words with which to express my thanks.
Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.
- Being deeply thankful, he tried to express his thanks.
Sadece, Nürnberg Bölgesel Ekspres treninde ayakta duracak yer vardı.
- There was standing room only in the Regional Express to Nuremberg.
Normal tren ekspres trenden daha az rahattır.
- The local train is less comfortable than the express train.
O dürüst bir biçimde kendi görüşünü dile getirdi.
- He frankly expressed his own view.
Kızının mezuniyetinde Mary mutluluğunu dile getirdi.
- Mary expressed her happiness when her daughter graduated.
Lütfen ekspres posta ile gönderin.
- Please send it by express mail.
Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
- We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
- As my watch was slow, I missed the special express.
The people of his island of Rokovoko, it seems, at their wedding feasts express the fragrant water of young cocoanuts into a large stained calabash like a punchbowl .
Whereby they discoursed in silence, and were intuitively understood from the theory of their expresses.
I took the express into town.
In my eyes it bore a livelier image of the spirit, it seemed more express and single, than the imperfect and divided countenance.
Words cannot express the love I feel for him.
... might say, "Well, the specifications necessary to get your AR15 to go full auto can be expressed ...
... yet it embodies the contradictory trends that expressed themselves throughout the ...