Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
- In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
Ben bu projeye karşıyım.
- I am against this project.
Üniversite arkadaşım terör karşıtı.
- My university friend is against terror.
Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.
- The commander exposed his men to gunfire.
Birçok tehlikelere maruz kaldı.
- He was exposed to many dangers.
O, sözleşmeye aykırıdır.
- That's against the contract.
Uzlaşmak benim kurallarıma aykırıdır.
- It's against my rules to compromise.
Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
- The yen is expected to lose value against the dollar.
Yen dolar karşısında yüzde 10 değer kazandı.
- The yen appreciated 10 percent against the dollar.
Şimdi her şey ortada.
- Now everything's exposed.
Tepe ortada, ağaçsız.
- The hill is exposed, with no trees.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
Her zaman birtakım tehlikeye maruz kalırız.
- We are always exposed to some kind of danger.
O, tehlikeye maruz kaldı.
- He was exposed to danger.
Fadıl karanlık sırrını açıkladı.
- Fadil exposed his dark secret.
... india joining mas several exposed to a preponderance of the object of intense ...
... health center and be exposed to the inspection of my husband’s friends when I go in for ...