Onlar memnuniyetsizdi.
- They were discontented.
Tom'un hoşnutsuz olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is discontented.
Onun liseden beri çıktığı bir erkek arkadaşı var ama o onların ilişkilerinin tekdüze olduğunu hissediyor, bu yüzden o hoşnutsuz oldu.
- She has a boyfriend she's been going out with since high school, but she feels their relationship is in a rut, so she's become discontented.
After her injury, Alice was a discontented woman.