exerting influence; influential

listen to the pronunciation of exerting influence; influential
الإنجليزية - التركية

تعريف exerting influence; influential في الإنجليزية التركية القاموس.

influent
etkili

Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç bir takipçisi yoktu. - Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.

O, Demokratik Parti'nin prestijli ve etkili bir üyesidir. - He is a prestigious and influential member of the Democratic Party.

influent
(İnşaat) giriş suyu
influent
akın
influent
{i} içeriye akma
influent
(sıfat) içeriye akan
influent
akarsu
influent
içeri akan
influent
{s} içeriye akan
الإنجليزية - الإنجليزية
influent