Biz yabancı turistlere vergi muafiyeti ayrıcalığı veriyoruz.
- We give foreign tourists the privilege of tax exemption.
Para hastalıktan muafiyet satın almaz.
- Money does not buy exemption from illness.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Genç adam kuralları biliyor ama yaşlı adam kural dışı durumları biliyor.
- The young man knows the rules, but the old man knows the exceptions.
Genç adam kuralları biliyor ama yaşlı adam kural dışı durumları biliyor.
- The young man knows the rules, but the old man knows the exceptions.
Tom hiç kimse için ayrım yapmaz.
- Tom doesn't make exceptions for anyone.
Ücretsiz konuşma, istisnasız olarak herkes içindir.
- Free speech is for everybody, with no exceptions.
İstisnasız kural yoktur.
- There is no rule without exceptions.
... lower deductions and exemptions ' the same idea behind Bowles-Simpson, by the way. Get ...
... at the same time lower exemptions and deductions, particularly for people at the high end? Because ...