executed from a sitting position

listen to the pronunciation of executed from a sitting position
الإنجليزية - التركية

تعريف executed from a sitting position في الإنجليزية التركية القاموس.

sitting
oturuş

O, bir oturuşta on kutu mısır gevreğini bitirebilir. - He can finish ten boxes of corn flakes in one sitting.

sitting
{i} kuluçka süresi
sitting
sitting room salon
sitting
oturarak

Bütün gün ofiste oturarak çok egzersiz yapmam. - I don't get much exercise sitting in the office all day.

O orada oturarak ve pencereden dışarı bakarak oldukça çok zaman harcamaktadır. - She spends a pretty good chunk of time just sitting there and looking out the window.

sitting
oturma odası

Tom ve Mary oturma odasında oturup konuşuyorlar. - Tom and Mary are sitting in the living room talking.

Tom oturma odasında oturmuş, çamaşırları katlıyordu. - Tom was sitting in the living room folding laundry.

sitting
{i} kuluçkalık
sitting
poz verme
sitting
celse
sitting
oturan

Masanın diğer ucunda oturan adam kim? - Who is the man sitting at the other end of the table?

Piyanoda oturan kız benim kızımdır. - The girl sitting at the piano is my daughter.

sitting
bir yerde yerleşmiş bulunan
sitting
oturmakta olan
sitting
(isim) oturma, oturum, poz verme, kuluçkalık, kuluçka süresi
sitting
{i} oturma, oturuş
sitting
oturum/oturma/oturuş
sitting
kuluçka müddeti
sitting
oturmaya mahsus
sitting
{i} oturum, celse
الإنجليزية - الإنجليزية
sitting
executed from a sitting position

    الواصلة

    ex·e·cut·ed from a sit·ting po·si·tion

    التركية النطق

    eksıkyutıd fırm ı sîtîng pızîşın

    النطق

    /ˈeksəˌkyo͞otəd fərm ə ˈsətəɴɢ pəˈzəsʜən/ /ˈɛksəˌkjuːtəd fɜrm ə ˈsɪtɪŋ pəˈzɪʃən/
المفضلات