Kendimi masadan muaf tuttum.
- I excused myself from the table.
Bir dakikalığına kendimi muaf tuttum.
- I excused myself for a minute.
Lütfen bir dakika mazur görür müsünüz?
- May I please be excused for a minute?
Her şeyi göz önünde bulundurarak, onun davranışı mazur görülebilir.
- Taking all things into consideration, his conduct can be excused.
İnsanlar mazerette bulunma eğilimindedir.
- People are apt to make excuses.
Öyle bir mazereti kabul edemem.
- I cannot accept an excuse like that.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
- At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies.
Yaptıklarının hiçbir bahanesi yoktur.
- There is no excuse for your actions.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.
- Excuse me for opening your letter by mistake.
Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
- Try and come up with a more reasonable excuse next time.
Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.
- I don't make excuses. I only provide reasons.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
- Excuse me, but I feel sick.
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
- Excuse me. Who are you?
Biran için bizi affet.
- Excuse us for a second.
Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.
- The teacher excused me for being late for class.
Bana biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for a moment?
Bana biraz izin verir misiniz?
- Would you excuse me a moment?
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.