excitive

listen to the pronunciation of excitive
الإنجليزية - التركية

تعريف excitive في الإنجليزية التركية القاموس.

excited
{s} heyecanlı

Heyecanlı kızlar hoş görünebilir. - Excited girls look pretty sometimes.

Bir şey yiyemeyecek kadar çok heyecanlıyım. - I'm too excited to eat anything.

excited
{s} telaşlı
excited
{f} heyecanlandır

Kanın görünüşü onu heyecanlandırdı. - The sight of blood made her excited.

Lütfen Tom'u heyecanlandırma. - Please don't get Tom excited.

excited
{s} coşkulu

Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı. - There were a lot of excited fans in the stadium.

excited
(Tıp) Tahrik edilmiş, uyartılmış
excited
{s} hararetli
excited
{f} uyar
excited
{s} uyarılmış
excited
{f} heyecanlandır: adj.heyecanlı
excited
uyarık
excited
{s} heyecanlanmış

Tom bir şeyden heyecanlanmıştı. - Tom was excited about something.

Sen çok heyecanlanmış olmalısın. - You must be very excited.

excited
eksite
excited
{f} uyar: adj.uyarılmış
excited
(Fizik) ikaz edilmiş
excited
heyecanlandırılan
الإنجليزية - الإنجليزية
excited
Serving or tending to excite; excitative
That which excites; an excitant
excitive
المفضلات