Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.
- My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
- If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Onlar onu sadece onun büyük heyecanı için yapıyor.
- They do it just for the thrill of it.
Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
- I don't like rural horror thrillers.
Onun hikayesi beni korkudan titretti.
- His story thrilled me with horror.
Tom heyecanlanmış görünmüyor.
- Tom doesn't look thrilled.
Herkes onun hikayesi tarafından çok heyecanlandı.
- Everybody was thrilled by his story.