Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
- His story aroused my suspicion.
Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
- The officer aroused courage in his soldiers.
Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
- His story aroused my suspicion.