O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.
- She’s a foreigner, but speaks Chinese excellently.
O, konuşmalar yapmada mükemmeldir.
- She is excellent at making speeches.
Mükemmel işin beni utandırır.
- Your excellent work puts me to shame.
Kusursuz bir plan gibi görünüyor.
- It does seem like an excellent plan.
Tom'un sağlığı çok iyi.
- Tom is in excellent health.
Bu çok iyi bir restoran ve mükemmel bir çevresi de var.
- This is a very good restaurant, and with an excellent environment, as well.
Lucian, in his tract de Mercede conductis, hath excellent well deciphered such men's proceedings in his picture of Opulentia .