O, konuşmalar yapmada mükemmeldir.
- She is excellent at making speeches.
Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
Tom'un sağlığı çok iyi.
- Tom is in excellent health.
Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
- Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
Kusursuz bir plan gibi görünüyor.
- It does seem like an excellent plan.
O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.
- She’s a foreigner, but speaks Chinese excellently.
Lucian, in his tract de Mercede conductis, hath excellent well deciphered such men's proceedings in his picture of Opulentia .
That was a radical jump!.
... us an excellent foundation for doing even more than what ...
... I think this is an excellent outcome. ...