تعريف evlenme في التركية الإنجليزية القاموس.
- marriage
Don't rush into marriage.
- Evlenmek için acele etmeyin.
She accepted his hand in marriage.
- Onun evlenme teklifini kabul etti.
- spousal
- double harness
- sponsal
- espousal
- matrimony
- getting married
Tom believes that getting married to Mary was the best thing he's ever done.
- Tom, Mary ile evlenmenin o güne kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.
I won't be getting married this year. In fact, I may never get married.
- Ben bu yıl evlenmeyeceğim. Aslında, hiç evlenmeyebilirim.
- spousals
- hymen
- match
- nuptial
- double-harness
- marital
- lit
She looks a little young to get married.
- O evlenmek için biraz genç görünüyor.
- evlenmek
- marry
I want to marry Martyna.
- Martyna ile evlenmek istiyorum.
He intended to marry her.
- Onunla evlenmek niyetindeydi.
- evlenme teklifi
- proposal
She has not yet accepted his proposal.
- O onun evlenme teklifini henüz kabul etmedi.
She turned down his proposal.
- O, evlenme teklifini geri çevirdi.
- evlenme teklifi
- marriage proposal
- evlenme belgesi
- marriage certificate
- evlenme hukuku
- marriage law
- evlenme ikramiyesi
- marriage bonus
- evlenme ile ilgili
- nuptial
- evlenme izni
- marriage license
- evlenme merasimi
- wedding ceremony
- evlenme mukavelesi
- marriage contract
- evlenme teklif etmek
- make a proposal
- evlenme teklifi
- marriage offer
- evlenme çağı
- marrying age
- evlenme teklifi
- Proposal, marriage proposal
- evlenme (erkek için)
- wiving
- evlenme (erkek için)
- wifing
- evlenme adetleri
- tradions of marriage
- evlenme beyannamesi
- (Kanun) banns of marriage
- evlenme cüzdanı
- marriage certificate
- evlenme cüzdanı
- licence [Brit.]
- evlenme cüzdanı
- license
- evlenme ehliyet belgesi
- (Kanun) marriage licence
- evlenme ehliyeti
- (Kanun) capacity of marriage
- evlenme ehliyetsizliği
- (Kanun) civil disability
- evlenme engelleri
- (Kanun) diriment impediment
- evlenme engelleri
- (Kanun) impediments to marriage
- evlenme günü
- wedding day
- evlenme ilanı
- (Kanun) banns of matrimony
- evlenme ilanı
- (Kanun) banns of marriage
- evlenme ilânı
- banns
- evlenme izni
- marriage licence
- evlenme korkusu
- (Pisikoloji, Ruhbilim) gamophobia
- evlenme kâğıdı
- marriage certificate
- evlenme manisi
- (Kanun) impediment to marry
- evlenme mukavelesi
- marriage contract, marriage settlement
- evlenme niyeti
- intentions
Fadil has no intentions of marrying Layla.
- Fadıl'ın Leyla'yla evlenme niyeti yok.
He disclosed his intentions.
- O evlenme niyetini açıkladı.
- evlenme partisi
- wedding party
- evlenme ruhsatı
- marriage licence
- evlenme sözleşmesi
- (Kanun) marriage settlement
- evlenme sözü veren
- espouser
- evlenme sözü verip vazgeçen kız
- jilt
- evlenme sözü vermek
- plight one's troth
- evlenme sözünü tutmama
- breach of promise to marry
- evlenme teklif etmek
- pop the question
- evlenme teklif etmek
- to propose, to pop the question
- evlenme teklifini kabul etmek
- accept one's proposal
- evlenme töreni için belirlenmiş saatler
- canonical hours
- evlenme törenine ait
- (Kanun) gretna green
- evlenme türleri
- types of marriage
- evlenme vaadi
- promise of marriage
- evlenme vaadinde bulunmak
- plight one's troth
- evlenme vadini yerine getirmeme
- breach of promise to marry
- evlenme yardımı
- financial help for marriage
- evlenme yoluyla
- matrimonially
- evlenme yoluyla akrabalık
- inlaws
- evlenme yoluyle akraba
- in-law
- evlenme yıldönümü
- wedding anniversary
- evlenme yıldönümü
- wedding day
- evlenme çağı
- marriageable age, marrying age
- evlenme çağı
- nubility
- evlenme çağında
- marriageable
- evlenmek
- get married
I think Tom and Mary are too young to get married.
- Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
Be born, get married, and die; always bring money.
- Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- evlenmek
- get married to somebody
- evlenmek
- {f} mate
- evlenmek
- (Fiili Deyim ) get hitched
- evlenmek
- {f} unite
- evlenmek
- get wedded
- evlenmek
- match
- evlenmek
- wed
- evlenmek
- get hitched with
- evlenmek
- hook up with
- evlen
- marry
If only he would marry me.
- Keşke benimle evlense.
According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
- Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
- evlen
- {f} wedding
How are your wedding plans coming?
- Evlenme planlarınız nasıl geliyor?
Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
- Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
- evlen
- get married
I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
- Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
She decided to get married to Tom.
- Tom'la evlenmeye karar verdi.
- evlen
- {f} wedded
- evlen
- got married
- evlen
- {f} wed
Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
- Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
How are your wedding plans coming?
- Evlenme planlarınız nasıl geliyor?
- evlen
- {f} married
I'm getting married to her in June.
- Onunla Haziran'da evleneceğim.
He married a Canadian girl.
- O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- evlenme izni
- wedding license
- evlenme teklif etmek
- propose
I don't want to propose to you!
- Sana evlenme teklif etmek istemiyorum!
- evlenme teklif etmek
- pop the question to
- evlenmek
- married
Be born, get married, and die; always bring money.
- Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
Tom and Mary decided to get married.
- Tom ve Mary evlenmek için karar verdi.
- evlenmek
- get spiced
- Evlenmek
- tie the knot
- evlenme teklifi etmek
- propose
- evlenmek
- tied the knot
- dengi olamayan biri ile evlenme
- mesalliance
- dışardan evlenme
- exogamy
- dışarıdan evlenme
- exogamy
- evlenmek
- pair off
- evlenmek
- get spliced
- evlenmek
- to get married (to sb), to marry
- evlenmek
- take to wife
- evlenmek
- change one's condition
- evlenmek
- lead to the altar
- evlenmek
- hitch up
- evlenmek
- espouse
- evlenmek
- make a match
- evlenmek
- hitch
- evlenmek
- wive
- içerden evlenme
- endogamy
- kaçarak evlenme
- runaway match
- tekrar evlenme
- remarriage
- yabancı ile evlenme
- intermarriage
- yeniden evlenme
- remarriage