الإنجليزية - التركية
تعريف evil, malicious; threatening, ominous, portending evil; left, on the left side في الإنجليزية التركية القاموس.
- sinister
- uğursuz
Gölgelerden uğursuz bir şahıs ortaya çıktı.
-A sinister figure emerged from the shadows.
Bazı hainler diğerlerinden daha uğursuzdurlar.
-Some villains are more sinister than others.
- sinister
- kötü/uğursuz
- sinister
- meşum
- sinister
- şom
- sinister
- kötü
- sinister
- tehditkâr
- sinister
- {s} fesat
- sinister
- tehditkar
- sinister
- {s} kem
- sinister
- {s} kötü niyetli
- sinister
- meşum plan
- sinister
- {s} meymenetsiz
- sinister
- bozuk
- sinister
- (sıfat) uğursuz, kötü, fena, kötü niyetli, fesat, meymenetsiz, tekin olmayan, kem, solundaki, soldaki
- sinister
- a sinister design kötü fikir
- sinister
- {s} solundaki
- sinister
- (Tıp) Sol, soldaki, sinistra, sinistrum
- sinister
- (Diş Hekimliği) sol
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف evil, malicious; threatening, ominous, portending evil; left, on the left side في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {s} sinister
evil, malicious; threatening, ominous, portending evil; left, on the left side
النطق
Resimler
المفضلات