Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
- You can't expect me to always think of everything!
O, her zamankinden daha güçlüdür.
- He is stronger than ever.
Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
Kylie Minogue, şimdiye kadar duyduğum en iyi şarkıcıdır!
- Kylie Minogue is the best singer I've ever heard!
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Tokyo Kulesi'ni hiç gördün mü?
- Have you ever seen Tokyo Tower?
Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
- Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Hiçbir şey daima güvende değildir.
- Nothing is ever secure.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.
- I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
O gelmiş geçmiş en tehlikeli adam.
- He's the most dangerous man who ever lived.
O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- He is the bravest soldier that ever lived.
Herhangi bir zamanda Japonya'ya gelirsen, beni görmeye gel.
- If you are ever in Japan, come and see me.
Herhangi bir zamanda şehre gelirseniz, beni görmeye gelin.
- If you ever come to town, come to see me.
Eğer kenara çekilirsen, herkes için yer olur.
- If you would move over, there would be room for everyone.
Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
- If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
Aşk, harika bir duygu, herkese hayatında günün birinde gelir.
- Love, which is a wonderful feeling, comes to everyone at some time in their life.
Her çocuk, hayatında bir babaya ya da bir baba figürüne ihtiyaç duyar.
- Every child needs a father or a father figure in their life.
Şu ana kadar hiçbir şey doğru değil.
- Nothing is ever right.
Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.
- Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
- I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
- Stir once every fifteen minutes.
Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
- And they all lived happily ever after.
Biz o zamandan beri arkadaşız.
- We've been friends ever since.
O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.
- She has remained abroad ever since.
More teens are writing than ever before.
Tom her zaman beni her şey için suçluyor.
- Tom always blames me for everything.
Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.
- Tom always blames Mary for everything.
Sami çocuklarını sonsuza dek kaybettiğini düşünüyordu.
- Sami thought he lost his kids for ever.
Sami'nin hayatı sonsuza dek değişti.
- Sami's life was for ever changed.
O, Pazar gününden beri hastadır.
- He has been ill ever since Sunday.
Onu çocukluğundan beri tanırım.
- I have known him ever since he was a child.
Leyla ve Sami sonsuza kadar birlikte olmak için ne gerekiyorsa yapacaklardı.
- Layla and Sami were going to do whatever it took to be together for ever.
Ya sonsuza kadar devam ederse?
- What if it continued for ever?
Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
- My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider.
- She seldom, if ever, goes to movies by herself.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
More than ever before, consumers are desiring for ‘greener’ products.
Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
- The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
# 2416352 numaralı cümle benim Tatoeba'da şimdiye kadarki ilk katkımdır.
- Sentence #2416352 is my first ever contribution in Tatoeba.
10:00 sonra Tom hemen hemen hiç çalışmaz.
- Tom hardly ever studies after 10:00 p.m.
Artık hemen hemen hiç nakit kullanmıyorum.
- I hardly ever use cash anymore.
My love will last more than ever.
I scarcely ever get excited before an exam.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Sizi sonsuza dek seveceğim.
- I will love you forever and ever.
How can I ever get there in time.
It was ever thus.
Tom thinks women always tell their best friends everything.
- Tom thinks that women always tell their best friends everything.
Why are you always so nice to everyone?
- Why are you always so nice to everybody?
Did I ever!.
This family empathy measure is highly related to ever use of birth control but not to any measure of continuous use.
He's back and better than ever.
I started smoking last year and have been coughing ever since.
The people have been rejoicing ever since the election.
She arrived a bit late, her ever-present briefcase in tow.
I've never seen such an ugly man in all my born days.
And they lived happily ever after.
... all the energy that has ever existed created in an instant. ...
... better human understanding rather than for ever driving down costs to engage ...