Hesabı eşit olarak bölüşürler.
- They split the bill evenly.
Sana bir dolar ödersem, eşit oluruz.
- If I pay you a dollar, we'll be even.
O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.
- She is never online, even during her vacation.
Sanırım biz şimdi çiftiz.
- I think we're even now.
Bir geleneksel Kore saman ayakkabısı bile bir çifte aittir.
- Even a (traditional Korean) straw shoe belongs to a pair. (literal)
Onun doğum günü partisi yarın akşam düzenlenilecek.
- Her birthday party will be held tomorrow evening.
Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
- I corrected even the smallest details.
Biz dahi Tom'dan hoşlanmıyoruz.
- We don't even like Tom.
Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.
- I don't even remember what Tom looked like.
Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.
- Even though there were many cookies on the dish, I only ate three.
Biz sıkı çalışmamıza rağmen, Jane'i yenemedik.
- Even though we tried hard, we couldn't beat Jane.
Tarafsızlık bile taraflıdır.
- Even impartiality is partial.
Tom bir bağış toplama etkinliği düzenliyor.
- Tom is organizing a fundraising event.
Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
- Tom has been calling me regularly every evening.
Rüzgar akşam sakinleşti.
- The wind calmed down in the evening.
En sakin bir insan bile bir noktada sinirlenir.
- Even a worm will turn.
Şimdi sizi daha da çok seviyorum arkadaşlar!
- Now I love you guys even more!
Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.
- I like physics, and I like mathematics even more.
Kendi anadilini bile doğru düzgün kullanamayan insanları görmek çok üzücü.
- It is rather sad to see people who can't even use their mother tongue correctly.
Hatta babama karşı onu destekledim.
- I supported her even against my father.
Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.
- There's proper etiquette for everything, even an orgy.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
- Do you even remember Tom?
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Neredeyse Tom'u hatırlamıyorum.
- I barely even remember Tom.
Bugün bile onun teorisi neredeyse inkar edilemez olarak kalmaya devam etmektedir.
- Even today, his theory remains practically irrefutable.
Tom ve Mary her zaman aynı renk giysileri bile giyiyorlar.
- Tom and Mary even always wear the same color clothes.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Akşam, meyveli börek yemek için dışarı çıkıyoruz, tamam mı?
- We're going out for dumplings in the evening, all right?
Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.
- This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true.
Tom oldukça faydalı, üstelik hoşgörülü.
- Tom is quite helpful, indulgent even.
When the even was come they brought unto him many that were possessed with devylles .
I'm at home every evening.
- I am at home every evening.
We're expecting company this evening.
- We are expecting company this evening.
Four, fourteen and forty are even numbers.
I was strong before; but now I am even stronger.
We need to even this playing field; the west goal is too low.
Clear out those rocks. The surface must be even.
He put me on the scale in my underwear and socks: 82 pounds. I left, humming all day long, remembering that once upon a time my ideal weight had been 84, and now I'd even beaten that. I decided 80 was a better number, a nice even number to be.
Despite her fear, she spoke in an even voice.
The distribution of food must be even.