Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I've brought you a little something.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
İstasyona giderken ben seni geçtim.
- I can beat you to the station.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
- You are not allowed to violate the rules.
Kendinizle gurur duymalısınız.
- You should be proud of yourselves.
Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
- Try to control yourselves.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.
I'll miss you very much if you go.
- Ich werde euch sehr vermissen, wenn ihr geht.