She always says nice things about him, especially when he's around.
- O onun hakkında her zaman güzel şeyler söyler, özellikle o etrafta olduğunda.
Armstrong walked around.
- Armstrong, etrafta gezindi.
The moon circles the earth.
- Ay, Dünya'nın etrafında döner.
Tom circled the block looking for a place to park.
- Tom blokun etrafını dolaştı ve park etmek için bir yer buldu.
An old man sat surrounded by his grandchildren.
- Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
Brown saw that he was surrounded.
- Brown etrafının çevrildiğini gördü.