etkisi

listen to the pronunciation of etkisi
التركية - الإنجليزية
effect to
to effect
to the effect
etki
effect

His speech was an effective apology for the Government's policies. - Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.

He could not take effective measures. - O etkin önlemler alamadı.

etki
influence

That was probably what influenced their decision. - Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

I think that our living together has influenced your habits. - Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.

etki
impression

He made a good impression. - O iyi bir etki yaptı.

Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity. - Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.

etki
impact

Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle. - Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.

It is not my purpose to investigate the impact of Emmet's theory on biology. - Amacım Emmet'in teorisinin biyolojiye olan etkisini araştırmak değildir.

etkisi altında
in tow
etkisi olmak
have an effect on
etkisi olmak
have an impact on
etkisi olmak
have an impact upon
etkisi olmak
have an effect upon
etkisi olmak
carry weight with
etkisi olmayan
ineffectual
etkisi olmayan
ineffective
etkisi olmayan
inefficacious
etkisi altında
under

He lost consciousness under the influence of the anesthetic. - Uyuşturucu etkisi altında bilincini kaybetti.

The new nation is under the economic influence of Japan. - Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.

etkisi azalmış
diluted
etkisi azalmış
dilute
etkisi olmak
bear upon
etkisi olmak
effect
etkisi olmak
be effective
etkisi olmak
have control over
etkisi olmak
bear on
etki
{i} action

The invasion of other countries is a shameful action. - Başka ülkelerin işgali utanç verici bir etkinliktir.

I don't think you understand the repercussions your actions have caused. - Hareketlerinin neden olduğu etkileri anladığını sanmıyorum.

bir kararın veya bir hareketin olası etkisi
(Hukuk) implication
etki
affect

The event affected his future. - Olay onun geleceğini etkiledi.

The problem affects the prestige of our school. - Sorun bizim okulun prestiji etkiler.

etki
force

Persuasion is often more effectual than force. - İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.

etki
{i} bearing
etki
{i} purchase
etki
{i} effectiveness

Many fear that cuts in the defense budget will undermine the military's effectiveness. - Birçokları, savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini baltalayacağından korkuyorlar.

etki
act on
tahrip etkisi
ravage
etki
incidence
baca etkisi
chimney effect
bir şeyin etkisi
(Hukuk) outcome
blast etkisi
(Askeri) blast effect
coriolis etkisi
(Askeri,Pisikoloji, Ruhbilim) coriolis effect
deprem etkisi
(Jeoloji) earthquake effect
domino etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) domino effect
dopler etkisi
doppler effect
doppler etkisi
(Fizik,Teknik) doppler's principle
eskime etkisi
(Tıp) aging effect
etki
(Kimya) act upon
etki
(Gıda) stimulant
etki
impulse
etki
(İnşaat) bias
etki
(İnşaat) exposure
etki
(Ticaret) personal power
etki
act

What's your favorite activity? - Senin gözde etkinliğin nedir?

Exporting is a commercial activity which transcends borders. - İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.

etki
repercussion

No one correctly predicted the repercussions of these policies. - Hiç kimse bu politikaların etkilerini doğru bir şekilde öngöremedi.

I don't think you understand the repercussions your actions have caused. - Hareketlerinin neden olduğu etkileri anladığını sanmıyorum.

etki
penetration
gece etkisi
(Askeri) night effect
grup etkisi
(Matematik) group action
hysteresis etkisi
(Ticaret) hysteresis effects
kurucu etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) founder effect
kıyı etkisi
edge effect
peltier etkisi
peltier effect
servet etkisi
(Ticaret) wealth effect
seyirci etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) bystander effect
stroop etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) stroop effect
tavan etkisi
(Dilbilim) ceiling effect
tekrar etkisi
(Tıp) repeat action
zenginlik etkisi
wealth effect
etki
{i} virtue
etki
sound

Tom sounds impressed. - Tom etkilenmiş görünüyor.

etki
pull

The bus driver was not impressed when Tom pulled out a $50 note to pay his fare. - Otobüs şoförü, Tom'un bilet ücreti için elli dolar uzatmasından etkilenmedi.

etki
punch
etki
power
etki
stress

Stress balls are very effective. - Stres topları çok etkilidir.

Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health. - Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.

etki
mark

The stock market crash of October 1987 in New York is still vividly remembered. - New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.

etki
ring
etki
{i} reflection
etki
domain of
etki
activity

What's your favorite summer activity? - Favori yaz etkinliğin nedir?

Exporting is a commercial activity which transcends borders. - İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.

alan etkisi
field effect
alkol veya uyuşturucu etkisi altında araba kullanmak
(Hukuk) careless driving when under the influence of drink or drugs
ana yön etkisi
(Askeri) cardinal point effect
atkı etkisi
weft effect
ağıl etkisi
halo effect
birikim etkisi
cumulative action
bloke etkisi
blocking effect
bomba etkisi yapan şey
bombshell
boyut etkisi
(Jeoloji) size effect
bruce etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) bruce effect
bu ilacın herhangi bir yan etkisi var mı
Are there any side effects associated with this medicine
bulut odası etkisi
(Çevre) cloud chamber effect
büyünün etkisi altında olmak
be under a spell
dalgalanma etkisi
ripple effect
dağ etkisi
mountain effect
delme etkisi
(Askeri) piercing effect
duvar etkisi
wall effect
duyuru etkisi
(Ticaret) announcement effect
edison etkisi
edison effect
etki
efficacy
etki
effect, action; impact; impression; influence, clout
etki
jolt
etki
forcefulness
etki
drag
etki
drift
etki
interest

We want to make learning effective, interesting, and fascinating. - Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.

Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students. - Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.

etki
point
etki
clout
etki
imprint
etki
leaven
etki
reflexion
etki
impress

The exhibition was very impressive. - Sergi çok etkileyiciydi.

I was deeply impressed by the scenery. - Manzaradan derinden etkilendim.

etki
efficiency
etki
(Hukuk) effect, force, impact
etki
effect, influence
etki
potency
etki
hold

Nancy has a hold on her husband. - Nancy'nin kocası üzerinde bir etkisi var.

etki
{i} sway
etki
leavening
etki
{i} weight

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

etki
{i} stamp
fren etkisi
(Otomotiv) braking work
gecikme etkisi
lag effect
gemi etkisi
(Askeri) ship influence
hacim etkisi
(Ticaret) size effect
hale etkisi
halo effect
hayal frekans etkisi
(Elektrik, Elektronik,Teknik) image response
hızlandırma etkisi
accelerating grid
izolasyon etkisi
isolation effect
joule etkisi
(Elektrik, Elektronik) joule effect
kanal etkisi
channel effect
kelvin etkisi
kelvin effect
kenar etkisi
edge effect
kesme etkisi
shearing action
keynes etkisi
(Ticaret) keynes effect
keçeleşme etkisi
felting effect
kokteyl partisi etkisi
cocktail party effect
krep etkisi
(Teknik,Tekstil) crimp effect
ksenon etkisi
xenon effect
kötü etkisi olan
damaging
kırınım etkisi
(Askeri) diffraction effect
kıyı etkisi
edge effect, shore effect
likidite etkisi
(Ticaret) liquidity effect
makaslama etkisi
shearing action
manyetron etkisi
magnetron effect
medyanın etkisi
Fleet Street
mikrofon etkisi
(Elektrik, Elektronik) microphonic effect
motor etkisi
motor effect
muare etkisi
moiré effect
nem alma etkisi
dehumidifying effect
oksijen etkisi ile
aerobically
paketleme etkisi
(Kimya) packing effect
plasebo etkisi
placebo effect
pratik yapma etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) practice effect
reel ankes etkisi
(Ticaret) real balance effect
reel balans etkisi
(Ticaret) real balance effect
reel gelir etkisi
(Ticaret) real income effect
rezerve etkisi
resist effect
romeo ve Juliet etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) romeo and Juliet effect
sahil etkisi
shore effect
silah etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) weapons effect
soğuk duş etkisi yapmak
cast a chill upon
stereo etkisi
spatial effect
suyun etkisi ile oluşmuş
neptunian
sınır ötesi etkisi
(Hukuk) cross-border impact
tampon etkisi
buffer action
tecrit etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) isolation effect
tehdit etkisi
(Ticaret) threat effect
tüylendirme etkisi
napping effect
uyarı etkisi
impulse
uygulama etkisi
(Dilbilim) practice effect
uyuşturucu etkisi altında
under the influence of drugs
uyuşturucu madde etkisi altında
drugged
uyuşturucunun etkisi altında
stoned
uyuşturucunun etkisi altında
smashed
etkisi
end effect
volan etkisi
flywheel effect
yatıştırıcının etkisi altında olmak
be under sedation
yayılma etkisi
(Hukuk) spread effect
yer etkisi
ground effect
yetenekli işçi etkisi
(Ticaret) superior-worker effect
yunan etkisi
greek influence
zincirleme tepki etkisi
(Ticaret) chain-reaction effect
zıtlık etkisi
contrast effect
çarpma etkisi
impact effect
çeper etkisi
skin effect
çerçeve etkisi
frame action
çevre etkisi
(Çevre) environmental effect
öncelik etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) primacy effect
üretim etkisi
(Ticaret) production effect
üzerinde etkisi olmak
have weight with
üzerinde etkisi olmak
sway
ışık etkisi ile sentezleme
photosynthesis
şeytanın etkisi altında
diabolical
şeytanın etkisi altında
diabolic
şeytanın etkisi altında
demoniac
şeytanın etkisi altında
demoniacal
şok etkisi yapmak
horrify
التركية - التركية

تعريف etkisi في التركية التركية القاموس.

pigou etkisi
(Bilim, İlim) Fiyatlardaki düşüş neticesinde reel servette meydana gelen artışın tüketim harcamaları, tüketici birimlerin servetlerine göre oluşmaktadır.Parasal ücretler azaldığında fiyatlar genel seviyesine düşecek, böylece tasarrufların reel değeri artacaktır.Bu da ucuz tüketim mallarına olan talebin artmasını sağlar
etki
Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir
etki
Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim: "Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu."- T. Buğra
Etki
(Hukuk) TESİR
Etki
dahiye
Etki
yardım
etki
Büyü, tılsım
etki
Bir etken veya bir sebebin sonucu
etki
Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim
etki
Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir: "Bu etki, genç kuşak konservatuvar mezunlarında yerini daha doğal bir Türkçeye bırakıyor."- H. Taner
etki
(Osmanlı Dönemi) tesir
الإنجليزية - التركية

تعريف etkisi في الإنجليزية التركية القاموس.

toprak içinde gravite etkisi ile hareket eden su
gravitasyonla su
etkisi
المفضلات