Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
The exhibition was very impressive.
- Sergi çok etkileyiciydi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.