etkilenmeme

listen to the pronunciation of etkilenmeme
التركية - الإنجليزية
immunity
impregnability
etkile
affect

His speech deeply affected the audience. - Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.

The problem affects the prestige of our school. - Sorun bizim okulun prestiji etkiler.

etkile
{f} affecting
etkile
{f} obsessed
etkile
impress

I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend. - Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.

I was impressed by the general knowledge of Japanese students. - Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.

etkile
{f} biased
etkile
{f} bias
etkile
stamp on
etkile
{f} affected

Smoking has affected his health. - Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.

Worry affected his health. - Endişe onun sağlığını etkiledi.

etkile
stamp#on
etkile
stampon
etkile
prejudiced
etkile
(Biyoloji) influence

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt. - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.

I think that our living together has influenced your habits. - Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.

etkilenmemek
(neg. form of etkilenmek ) not to be irresponsive to
etkilenmemek
be irresponsive to
etkilenmeme
المفضلات