The problem affects the prestige of our school.
- Sorun bizim okulun prestiji etkiler.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
Human and animal life are influenced by their reactions to the atmospheric environment.
- İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.