The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
- Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
Smoking has affected his health.
- Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.