Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.
- They held her in high esteem as their benefactor.
Tom Mary'yi yüksek itibarda tutuyor.
- Tom holds Mary in high esteem.
Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
- Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!
O güvensiz ve düşük benlik saygısı var.
- She's insecure and has low self esteem.
Sami çok değerli bir öğretmendi.
- Sami was a much esteemed teacher.
O, profesöre oldukça değer veriyor.
- He esteems the professor highly.
Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
- I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.
- Sami's family was much esteemed in Cairo.
Kendine saygın ne kadar düşük olursa o kadar fazla olumsuz şeylere odaklanmaya niyet edersin.
- The lower your self esteem, the more you tend to focus on negative things.
And greatly do I respect the solid character, — a blockhead, thou wilt say; yes, but a well- conditioned blockhead, and the best-conditioned, — who esteems all ‘Customs once solemnly acknowledged’ to be ultimate, divine, and the rule for a man to walk by, nothing doubting, not inquiring farther.
The Earth, which I esteem unable to reflect the rays of the Sun.
Esteem your elders, boy.