eser

listen to the pronunciation of eser
التركية - الإنجليزية
work

This book is one of the poet's best works. - Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.

I have the complete works of Shakespeare. - Şekspir'in tüm eserlerine sahibim.

piece

She became rich by making ceramic pieces. - O, seramik eser yaparak zengin oldu.

Dad! How can you not understand this beautiful piece of art? - Baba! Bu güzel sanat eserini nasıl anlayamıyorsun?

vestige
creation

Is this one of your creations? - Bu, eserlerinden biri mi?

work, work of art, achievement, product; trace, sign, mark
tincture
mark
dash
baby
ghost
(isim) Work (of art)
production

Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author. - Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.

consequence
effort
achievement
handiwork
trace, sign, mark, evidence
work, opus, work of art
{i} monument

Our house is a historic building and is listed as a protected monument. - Evimiz tarihi bir yapıdır ve koruma altındaki bir eser olarak listelenmiştir.

grief
sign
strain
spark
opus

This novel is his greatest opus, in my opinion. - Bence, bu roman onun en büyük eseri.

shadow
suggestion
smell
of works
blows

The wind blows in the willows. - Rüzgar söğütlere eser.

A wind from the ocean blows at this time of the year. - Okyanustan gelen bir rüzgâr, yılın bu zamanında eser.

writing

There were a lot of writings about homosexuality. - Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.

eser hırsızlığı
plagiarism

Honestly, I don't believe it is a matter of plagiarism. - Dürüst konuşmak gerekirse bunun bir eser hırsızlığı olduğuna inanmıyorum.

eser elementler
(Kimya,Tıp) trace elements
eser sahibi
author
eser sahipliği
(Kanun) authorship
eser; yapılmış şey; istisna akdinin konusu
work, the things that were done, the subject of contractual exclusions
eser element
(Tıp) rareearth element
eser hırsızlığı
plagiary
eser hırsızlığı yapma
plagiarising
eser hırsızlığı yapma
plagiarizing
eser hırsızlığı yapmak
plagiarize
eser hırsızlığı yapmak
purloin
eser hırsızlığı yapmak
plagiarise
eser hırsızı
purloiner
eser hırsızı
plagiarist
eser korsanlığı
(Hukuk) product piracy
eser miktar
trace amount
eser miktarda çözünür
(Tıp) sparingly soluble
eser sözleşmeleri
contracts for work and labor
eser yaratmak
compose
eski eser
relic
derleme eser
compilation
son eser
swan song
taklit eser
imitation
tarihi eser
historical artifacts
tarihi eser
historical artifact
tarihi eser
historical building

This city has many historical buildings. - Bu şehirde birçok tarihi eser var.

Fırsat bir rüzgardır ki bilinmez nereden eser
(Atasözü) A chance comes without warning
edebî eser
Literary work

Journalistic text is not a literary work. - Gazetecilik metni edebi eser değildir.

Can computers actually translate literary works? - Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?

eserler
works

Tom has a lot of projects in the works. - Tom'un eserlerde çok sayıda projesi var.

Can computers actually translate literary works? - Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?

eserler
the works

The works of Jorge Luis Borges were translated into more than twenty-five languages. - Jorge Luis Borges'in eserleri yirmi beşten fazla dile çevrildi.

Some people think that the works attributed to Shakespeare were written by somebody else. - Bazı insanlar Shakespeare'e atfedilen eserlerin başka biri tarafından yazılmış olduğunu düşünür.

tarihi eser
Historical work/piece etc
tarihi eser
Historical monument
yazma eser
manuscripts
bilimsel eser
treatise
emay işi eser
enamel
emekle yapılmış eser
lucubration
en büyük eser
magnum opus
ilmi eser
treatise
kabartmalı eser
anaglyph
kalıpla basılmış eser
stereotype
klasik eser
classic
küçük eser
opuscule
oyma eser
carving
pastoral eser
pastoral
telif eser original work
(as opposed to a translation)
uyarlama eser lit
(an) adaptation
yazılı eser
literature
çok renkli eser
polychrome
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Yapı, birinin meydana getirdiği şey
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin varlığına delâlet eden te'sir
(Osmanlı Dönemi) Bir hususa dâir Peygamberimizden (A.S.M.) rivâyet bulunması. Sünen-i Resul
(Osmanlı Dönemi) Meydana getirilen kitap. Kitap te'lifi
Belirti
Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt: "Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir."- Y. K. Beyatlı
Soyut kavramlarda belirti: "Sarı sakalları uzamış, bu yanık yüzde, en küçük bir pişmanlık eseri yoktu."- H. Taner
Yayın, kitap, yapıt: "Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak."- H. Z. Uşaklıgil. İz, işaret, im
Yayın, kitap, yapıt
İz, işaret, im
Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
(Osmanlı Dönemi) VEKTE
(Osmanlı Dönemi) EBLAD
(Hukuk) YAPIT
(Osmanlı Dönemi) ÂYET
ürün
tarihi eser
Tarihsel bir konuyu işleyen eser
Eserler
(Osmanlı Dönemi) ÂSÂR
edebi eser
Edebiyatta sanat değeri taşıyan değişik edebiyat türlerinde kaleme alınmış eserlerin her biri
yazma eser
Basım tekniğinin gelişmediği dönemlerde, elle yazılmış eser
eser
المفضلات