ertelenmek

listen to the pronunciation of ertelenmek
التركية - الإنجليزية
postpone
adjourn
to be postponed, be delayed
lie over
be hung up
stand over
ertele
(Bilgisayar) snooze

Mary hit the snooze button. - Meryem alarm erteleme düğmesine hiddetle bastı.

I hit the snooze button and went back to sleep. - Erteleme düğmesine bastım ve tekrar yatmaya gittim.

ertele
held up
ertele
postpone

We should probably postpone the competition. - Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.

I don't know why the meeting was postponed. - Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.

ertelenme
deferment
ertele
{f} pigeonhole
ertele
defer
ertele
hold up
ertele
adjourn

We are adjourned until 2:30. - 2.30'a kadar ertelendik.

The meeting was adjourned until the following week. - Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.

ertele
{f} postponed

If it were to rain tomorrow, the match would be postponed. - Eğer yağmur yağsaydı, maç ertelenecekti.

I don't know why the meeting was postponed. - Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.

ertele
held over
ertele
hold over
ertele
{f} deferred
ertelenme
adjournment
ertele
hold#up
ertele
heldup
ertele
heldover
ertele
hold#over
التركية - التركية
Daha sonraki bir zamana bırakılmak
ertelenme
Ertelenmek işi
ertelenmek
المفضلات