erime

listen to the pronunciation of erime
التركية - الإنجليزية
melting

What is the melting point of water? - Suyun erime noktası nedir?

Glaciers around the world are melting. - Dünya genelinde buzullar erimektedir.

(Teknik,Televizyon) lap dissolve
(Fizik) fluxing
(Diş Hekimliği) resorption
ablation
fusing
fusion
thaw
melting, dissolution
lysis
melting; dissolution; fusion
dissolving
{i} thawing
solution
dissolution
melt

Let's eat the ice cream now before it melts. - Dondurmayı erimeden şimdi yiyelim.

I was hoping the ice cream wouldn't melt so quickly. - Dondurmanın o kadar çabuk erimeyeceğini umuyordum.

(Nükleer Bilimler) meltdown
erimek
melt

Glaciers around the world are melting. - Dünya genelinde buzullar erimektedir.

erime noktası
brazing
erime sıcaklığı
(Fizik) latent heat
erime sınırı
(İnşaat) solubility limit
erime noktası
melting point

ergime noktası.

What is the melting point of water? - Suyun erime noktası nedir?

erime derecesi
(Tarım) fusion point
erime derecesine gelmeyen
thawless
erime frekansı
(Aydınlatma) fusion frequency
erime indeksi
melt index
erime kuvveti
(Fizik) strength of fluxing
erime seviyesi
(Meteoroloji) melting level
erime suyu
melt water
erime suyu
meltwater
erime ısısı
heat of solution
erime ısısı
heat of fusion
erimek
{f} thaw
erimek
(Kimya) liquify
erimek
waste away
erimek
thax
erimek
liquefy
erimek
resolve
erimek
coalesce
eri
{f} thawing

The permafrost is thawing. - Kutuplardaki buz tabakası eriyor.

eri
{f} fused
eri
{f} thaw

Salt is used to thaw ice. - Tuz buzu eritmek için kullanılır.

Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there. - Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.

eri
{f} dissolving
eri
{f} thawed

Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there. - Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.

erimek
dissolve
erimek
pine
erimek
languish in
eri
{f} melted

When spring arrived, the snow melted. - Bahar gelince kar eridi.

During the war, they melted down a lot of bells. - Savaş sırasında birçok çan erittiler.

eri
melt

When ice melts, it becomes liquid. - Buz erirse, sıvı olur.

4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter. - 4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.

eri
{f} melting

Glaciers around the world are melting. - Dünya genelinde buzullar erimektedir.

A satellite was launched into orbit to monitor melting glaciers. - Bir uydu eriyen buzulları izlemek için yörüngeye fırlatıldı.

eri
{f} fuse
erimek
deliquesce
erimek
to melt, dissolve, become liquid
erimek
to be greatly embarrassed
erimek
run
erimek
to wear thin, grow threadbare
erimek
to come to an end, be finished; to disappear
erimek
to melt; to thaw; to dissolve; to fuse; to waste away, to pine away
erimek
pine away
erimek
to waste away, get thin and weak, become emaciated
erimek
fuse
kayma erime noktası
(Gıda) slip melting point
zayıflayıp erime hastalığı
marasmus
zayıflayıp erime hastalığına ait
marasmic
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف erime في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

eri
Jacket Collar
eri
International Astronomical Union abbreviation for Eridanus See constellation
eri
Lapel
eri
Required mission related education which is not available at a military facility (i e , medical specialty conferences)
eri
Swift term for in messages Euro Related Information
eri
The IMRF Early Retirement Incentive At the employer's option, a member can purchase up to five years of service credit For each period of service credit purchased, the member's age is increased accordingly The member must be at least age 50 and have at least 20 years of service credit (can include Reciprocal service)
eri
Educational Research and Innovation Unit Part of Barts and the London, School of Medicine and Dentistry
eri
Collar, lapel
eri
engineer restructure initiative
eri
Early Reading Intervention
eri
collar or lapel
eri
Neck, cape of a cloack
التركية - التركية
Erimek işi
(Osmanlı Dönemi) İNHİLAL
(Osmanlı Dönemi) ZEVB
(Osmanlı Dönemi) ZEVEBAN
erimek
Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek
Erimek
eprimek
Erimek
(Osmanlı Dönemi) ISHAR
aşırı erime
Erime noktasından daha aşağı bir ısı derecesine düşmesine rağmen birtakım şartlar altında bir sıvının katılaşmaması durumu
erimek
Dokumalar aşınıp incelerek dağılmak. Çok zayıflamak: "Günden güne eriyen Kerime'yi, o tek kardeşimi kurtarabilirim ümidiyle size koştum."- A. Gündüz
erimek
Yok olmak, bitmek, tükenmek: "Güzel hayatımız da bir göz açıp kapayışta eridi."- R. H. Karay
erimek
Utancından çok sıkılmak
erimek
Yok olmak, bitmek, tükenmek
erimek
Aşınıp incelerek dağılmak
erimek
Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek
erimek
Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek: "Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı."- S. F. Abasıyanık
erimek
Çok zayıflamak
الإنجليزية - التركية
suç
erime noktası
Melting point

(eşanlam) ergime noktası.

erime
المفضلات