Birazdan yemek yiyeceğiz.
- We'll be eating soon.
Sakıncası yoksa birazdan buraya gelin.
- Please come here soon if you don't mind.
O saat beşten hemen sonra geri döndü.
- She came back soon after five o'clock.
Okulun yakıldığına dair haberler şehirde hemen yayıldı.
- The news that the school had been burned down soon spread though the town.
Eğer ambulans biraz daha erken gelseydi Tom hayatta kalabilirdi.
- Tom could have survived if the ambulance had arrived a little sooner.
Üzgünüm sana daha erken yazamadım.
- I'm sorry I couldn't write to you sooner.
İşlerin yakın zamanda değişeceğini sanmıyorum.
- I don't think things will change anytime soon.
Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil.
- It's unlikely that Tom will get out of prison anytime soon.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
O yakında hastaneden ayrılacak.
- She will leave the hospital soon.
Hava tahmini göre, yağışlı mevsim çok geçmeden başlayacak.
- According to the weather forecast, the rainy season will set in before long.
New York'tan gelen gemi çok geçmeden gelecek.
- The ship from New York will arrive before long.