Tom kir ve pislikle kaplı.
- Tom is covered in dirt and grime.
Tom pislikte oynamayı sever.
- Tom likes to play in the dirt.
Ben nehri kirli buldum.
- I found the river dirty.
Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- Soap helps remove the dirt.
Ebeveynleri çok fakirdi ve oğullarını üniversiteye göndermeyi göze alamadılar.
- His parents were dirt-poor and could not afford to send their son to college.
Park caddesi toprak bir yoldu.
- Park Street used to be a dirt road.
Çocuklar çamurda oynuyordu.
- The children were playing in the dirt.
I was the happiest man on earth.
- Ich war der glücklichste Mann auf der Erde.
The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
- Die einzige Möglichkeit auf der Erde, Glück zu vervielfachen, ist, es zu teilen.