Bunun yerine okyanusa bakan bir oda istiyorum.
- I'd like a room facing the ocean instead.
Bunun yerine sana başka sorununda yardım edeyim.
- Let me help you with your other problem instead.
Benim canım çalışmak istemiyor. Onun yerine bir sinemaya gitmeye ne dersin?
- I don't feel like working. How about going to a movie instead?
Tom Boston'a transfer edilecekti fakat onun yerine onu kovmaya karar verdiler.
- Tom was going to be transferred to Boston, but they decided to fire him instead.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.