تعريف equipped, especially with a weapon في الإنجليزية التركية القاموس.
- armed
- {s} ateşli
- armed
- {s} zırhlı
- armed
- silahlı
Silahlı hava korsanları yolcuları dehşete düşürdü.
-The armed hijackers terrified the passengers.
Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
-This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- armed
- {f} silahlandır
Onlar silahlarla silahlandırıldı.
-They're armed with guns.
Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
-The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
- armed
- {s} silâhlı
Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
-Tom did time for armed robbery.
Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
-This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- armed
- armed forces silahlı kuvvetler
المصطلحات ذات الصلة
تعريف equipped, especially with a weapon في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- armed