epey(ce)

listen to the pronunciation of epey(ce)
التركية - الإنجليزية

تعريف epey(ce) في التركية الإنجليزية القاموس.

epey
quite

I know quite a few people who don't eat meat. - Ben et yemeyen epeyce insan tanıyorum.

We visited quite a few places. - Epeyce yer ziyaret ettik.

epey
a great deal of

He has a great deal of experience. - Onun epey tecrübesi var.

I have a great deal of work to do. - Yapacak epey işim var.

epey
some
epey
along about
epey
pretty

I'm pretty sure Tom doesn't believe us. - Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.

Tom is pretty rich, isn't he? - Tom epeyce zengin, değil mi?

epey
sure

I'm pretty sure Tom doesn't believe us. - Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.

Tom sure ate a lot. He must've been hungry. - Tom epey çok yedi. Acıkmış olmalı.

epey
notably
epey
respectable
epey
wheen
epey
considerable
epey
quite a bit

I'd say that narrows it down quite a bit. - Onu epeyce daralttığını söyleyebilirim.

Tom is quite a bit younger than Mary. - Tom Mary'den epeyce daha genç.

epey
rather

My elderly uncle and aunt are both rather straitlaced. - Yaşlı amcam ve halam ikisi de epey katı ahlakçıdır.

epey
a good

We spent a good deal of money on the project. - Projeye epey para harcadık.

I have attempted to create a good essay which utilizes my Japanese, but my professor said that much of it was incorrect and that I have to do it all over again. - Japoncam için faydalı olacak güzel bir yazı hazırlamaya çalıştım, ama öğretmenim yazıda epey yanlışlar olduğunu ve yeni baştan yazmam gerektiğini söyledi.

epey bilgi sahibi olan
well-informed
epey büyük (bir miktar)
goodly
epey para harcama
splurge
epey zamandır
long since
epey zor
pretty difficult
epey, oldukça çok
very, very much
epey
a good deal of

The gambler lost a good deal of money. - Kumarbaz epey para kaybetti.

He has a good deal of intelligence for a child. - Bir çocuk için epeyce bir zekaya sahip.

epey
a good many, a good deal of
epey
not a little
epey
pretty well
epey
goodish
epey
reasonably
epey
a great many
epey
well

This book may well be useful to you. - Bu kitap sana epey faydalı olabilir.

The new method is well worth consideration. - Yeni metot epeyce düşünmeye değer.

epey
tidy
epey
rather, fairly, pretty
epey
rather, quite, fairly, considerably; a great deal of, a lot of
epey
fairly

Tom is fairly old, isn't he? - Tom epeyce yaşlı, değil mi?

epey (bir miktar)
quite a/an
epey oldu
It's been a good while since
epey pahalıya mal olmak
cost a pretty penny
epey para
a tidy penny
epey uzakta
a good distance off
epey zaman önce
a long while ago
epey zamandan beri
for some time past
fidan (epey boy atmış)
sapling
التركية - التركية

تعريف epey(ce) في التركية التركية القاموس.

EPEY
Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli: "Epey yürüdü ve üç sokak daha değiştirdi."- T. Buğra
epey
Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli
epey
Oldukça, hayli
epey(ce)
المفضلات