O, kendini yeterince çekici olarak düşündü.
- He thought of himself as being charming enough.
Joan kız kardeşi kadar çekici.
- Joan is as charming as her sister.
Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.
- The President's guards are stationed in front of the entrance.
Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
Ne cazibeli bir çift!
- What a charming couple!
Sanırım o, alımlı ve çekici.
- I think she is charming and attractive.
Komşumuz kendini büyüleyici bir at satın aldı.
- Our neighbour bought himself a charming horse.
O büyüleyici bir kadındır.
- She is a charming woman.
Çocukların çok sevimli!
- Your children are so charming!
Senin eksantrikliğin seni ya sevimli ya da sıkıcı yapabilir.
- Your eccentricities can make you either charming or tedious.
Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.
- Because the entrance was locked, we couldn't enter the house.
Tom büyüleyici ve dayanılmaz.
- Tom is charming and irresistible.
Komşumuz kendini büyüleyici bir at satın aldı.
- Our neighbour bought himself a charming horse.
Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Gelecek yıl giriş sınavlarına girmek zorundayım.
- I have to take the entrance exams next year.
Tom Mary'nin şarkı söylemesinden büyülendi.
- Tom was entranced by Mary's singing.
Ben sadece onun yüzünün güzelliği tarafından büyülendim.
- I was simply entranced by the beauty of her face.
Place your bag by the entrance so that you can find it easily.